SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ALIM-SATIM BAHSİ

<< 1519 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

16 - (1519) حدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا هشيم عن هشام، عن ابن سيرين، عن أبي هريرة قال:

 نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يتلقى الجلب.

 

{16}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym, Hişâm'dan, o da İbni Sîrîn'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Şöyle demiş:

 

«Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) celeb malları karşılamaktan nehî buyurdu.»

 

 

17 - (1519) حدثنا ابن أبي عمر. حدثنا هشام بن سليمان عن ابن جريج. أخبرني هشام القردوسي عن ابن سيرين. قال: سمعت أبا هريرة يقول: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال (لا تلقوا الجلب. فمن تلقاه فاشترى منه، فأذا أتى سيده السوق، فهو بالخيار).

 

{17}

Bize İbni Ebî Ömer rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm b. Süleyman, İbni Cüreyc'den rivayet etti. (Demişki): Bana Hişâm el-Kurdûsi, İbni Sîrîn'den naklen haber verdi. Demişki: Ben Ebû Hureyre'yi şunu söylerken işittim: Resûlullah  (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Celeb malı karşılamayın; kim karşılar da ondan bir şey satın alırsa, sahibi pazara geldiği vakit muhayyer olur.» buyurdular.

 

 

İzah:

Bu hadîsin İbni Mes'ûd rivayetini Buhari ile Tirmizî «Buyu'» bahsinde; îbni Mâce «Ticâretde tahrîc etmişlerdir.

 

Hadîs-i şerîf muhtelif lâfızlarla rivayet olunmuştur. Bâzı rivayetlerde:

 

«Binek gelenleri karşılamayın!»

 

Diğerlerinde :

 

«Celeb malı karşılamayın!»

 

Daha başkalarında:

 

«Satılık malları karşılamaktan nehî buyurdu.»

 

Bir rivayette: «Pazarı karşılamayın!» denilmiştir, fakat mânâ birdir.

 

Celeb: Satmak için celbedilen maldır. Bu rivayetler hâriçten pazara celbedilen malları pazar yerine gelmeden karşılayıp satın almanın haram kılındığına delildirler. Nitekim İmam Mâlik ile İmam Şâfii'nin ve cumhurun mezhepleri de budur. Yalnız İmam Şafiî'ye göre bu alış veriş haram olmak için karşılayıcının hükmü bilmesi şarttır. Bir kimse karşılamak niyetiyle değil de tesadüfen şehir hâricinde celeb malları görse de satın alsa haram işlemiş olup olmayacağı hususunda Mâlikîlerl'e Şâfiîler'den ikişer kavil rivayet olunmuştur.

 

İmam Âzam'la Evzâî, şehir halkına zarar vermemek şartiyle celeb malı karşılayıp satın almakta beis görmemişlerdir. Zarar verdiği takdirde karşılama onlara göre mekruh olur, Zahirîler'den İbni Hazm'e göre ne suretle olursa olsun celeb karşılamak caiz değildir.

 

Ulemâ: «Buradaki nehyin hikmeti, mal celbedenlerin aldanmaktan korunmasıdır.» demişlerdir.

 

Mâzirî diyor ki: «Şehirlinin bedevi nâmına satış yapması şehirlilere merhameten yasak edilmiştir. Burada bedevi zarar çekmektedir. Halbuki celeb karşılaması bedevinin aldatılmaması için nehî buyurulmuştur. Bundan dolayıdır ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem).

 

— Mal sahibi pazara geldiği vakit muhayyer olur; buyurmuştur? denilirse cevap şudur:

 

Bu gibi meselelerde şeriat insanların maslahatını gözetir. Maslahat bir kişiyi cemâate değil, bilâkis cemâati bir kişiye tercihi iktizâ eder. Bedevî malını kendi sattığı takdirde o malı bütün pazar halkı ucuz alacağı ve bu suretle bütün belde halkı faydalanacağı için şeriat belde halkının maslahatını bedevinin istifâdesinden üstün tutmuş; celeb karşılama meselesinde ise yalnız karşılayan istifâde edeceği, bu da bir kişinin malından bir kişinin istifâdesi demek olacağı için celeb karşılamanın mubah kılınmasında bir maslahat görülmemiştir Bahusus buna ikinci bir sebep daha munzam olmaktadır ki, o da malı yalnız karşılayan alacağı için pazar halkının eline geçmemesi ve ucuzlamaması; bu suretle zarar görme­leridir. Halbuki pazar halkı sayı itibariyle mal karşılayanlardan da çokturlar.  Bu sebeple şeriat buradada cemâatin maslahatını ferde tercih etmiş oluyor; binâenaleyh iki mesele arasında tenakuz yoktur. Hikmet ve maslahat hususunda ikisi de birdir.»

 

«Sâhibi pazara geldiği vakit muhayyer olur.»cümlesi hakkında Nevevî şunları söylemiştir: «Ulemâmız pazara gelip fiyatı öğrenmeden satıcıya muhayyerlik olmadığına kaildirler. Pazara geldiği vakit karşılayıcıya sattığı malın o beldede geçen fiyattan ucuza gittiğini görürse kendisine muhayyerlik sabit olur. Bu hususta karşılayıcının yalan veya doğru söylemiş olmasının farkı yoktur. Malının o yerde geçen fiyatla veya daha pahalıya satıldığını anlarsa iki vecih vardır. Esah olan veçhe göre aldanma olmadığı için muhayyerlik yoktur. İkinci veçhe göre muhayyerlik sabittir, zira hadîs mutlaktır.»